20 Mart 2012 Salı

     Yine hayvan gibi bir aradan sonra karşınızdayım canlar. Zira omuzlarım üzerinde kafa olarak çok güzel bir yuvarlağı taşıdığım bir gece eve dönüşte hayal meyal hatırladığım kadarıyla ayağımın takılması sonucu kolumun üstüne düşmemle benim için kabus dolu günler başladı. Sabah uyandığımda bileğimin zonklama yarışında kafamı unutturmasıyla gece yolunda gitmeyen bir şeyler olduğunu anlamam uzun sürmedi . Bir kaç saat sonra eve sağ elimde "sosyete alçısı" tabir edilen nesneyle dönmüştüm. Ve asıl şenlik bundan sonra başladı tabi ki. İşte koca bugünler için lazım a dostlar. "Canım suyu uzatırmısın. bebem çorabımı giyemiyorum giydirir misin"süreci günler içinde "banyo yapamıyorum yaptırır mısın ve sırtımı az daha ovalasana yaa" ya kadar evrildi. (Buradan  eşsiz sabrı nedeniyle kendisine teşekkürü bir borç bilirim.) Ve akabinde evde mahkumiyet günleri benim için başladı çünkü dışarı çıktıktan sonra içeri girmek için konu komşuya yalvarmak zor geliyordu.
      Neyse, bu karanlık günler hakkında fazla konuşmak istemiyorum. Artık alçı çıkarıldı ve atelli günlere geçtim de nihayet biraz rahata erdim. Hatta bugün ateli çıkarıp temizlik bile yaptım ( kaç gündür evi b.k götürüyordu abov bilmezsiniz siz). Ama mio marito'nun gelme saatinde tekrar ateli takıp "suyumu uzatır mısın hayatım" demeye devam etmeyi düşünüyorum ( çok zevkli ah bi' tadını alsanız).
      Her neyse daha artikololara bile geçmemişiz, yemin ediyoruz siz zor öğrenirsiniz İtalyanca'yı. Çünkü ben bile şimdiden bıktım, çok zor olduğu için değil, hevesim kaçmaya yüz tuttuğu ve başka şeylere merak saldığım için.  Bu yüzden dersleri sürekli erteliyorum. Hayırlısı bakalım. Bi' karar vericez elbette.